NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحُسَيْنُ
بْنُ
الْجُنَيْدِ
الدَّامِغَانِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبُو أُسَامَةَ
قَالَ
أَخْبَرَنِي
عُمَرُ بْنُ
سُوَيْدٍ
الثَّقَفِيُّ
قَالَ
حَدَّثَتْنِي
عَائِشَةُ
بِنْتُ
طَلْحَةَ
أَنَّ
عَائِشَةَ
أُمَّ
الْمُؤْمِنِينَ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهَا
حَدَّثَتْهَا
قَالَتْ
كُنَّا نَخْرُجُ
مَعَ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِلَى
مَكَّةَ
فَنُضَمِّدُ
جِبَاهَنَا
بِالسُّكِّ
الْمُطَيَّبِ
عِنْدَ
الْإِحْرَامِ
فَإِذَا
عَرِقَتْ
إِحْدَانَا
سَالَ عَلَى وَجْهِهَا
فَيَرَاهُ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَا
يَنْهَاهَا
Mü'minlerin annesi Âişe
(r.anhâ) dedi ki:
Biz Peygamber
(S.A.V.)'le birlikte Mekke'ye (gitmek üzere yola) çıkmıştık. îhrama
gireceğimizde alınlarımıza kokulu
madde(ler) sürdük. Birimiz terlediği zaman kokulu madde yüzüne akardı. Nebi
(S.A.V.), bunu görürdü de o kimseyi (bu kokuyu sürünmekten) nehyetmezdi.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, VI,
79.
Metinde geçen
"sükk" kelimesi terkibinde mazı ve nar kabuğu bulunan "râmîk" ten yapılan bir misk çeşididir. Kamus Tercümesi'nde
açıklandığına göre râmiki un edip elden geçirdikten suyla karıp gereği gibi
ovduktan sonra , kaba yapışmaması için bir mikdar yağ ilâve edip bir gece
beklettikten sonra üzerine bir mik'-dar misk dökerek elde edilir. Hadis-i
şeriften anlaşılıyor ki, Rasûl-i Ekrem, kadınların ihramdan önce sözü geçen
esansı süründüklerini ve ihramdan sonra bu kadınlar terledikleri zaman
sürünmüş oldukları esansın terle birlikte yüzlerine aktığını gördüğü halde
onları bundan nehy etmemiştir.